12 Temmuz 2014 Cumartesi


Temmuz sıcağında KIŞ UYKUSU filmini seyretmek içimi serinletti, inanın! Nuri Bilge Ceylan'ın 67.Cannes Film Festivali'nde Altın Palmiye Ödülünü kazanan filmi, Soma faciası nedeniyle yüreklerimizin yandığı günlerde içimizi serinleten bir moral olmuştu, hatırlarsınız.

Ancak; benim bu filmi seyrettikten sonra serinlemem bir ferahlama anlamında oldu. Neden mi? Çünkü; film boyunca son derece başarılı performans sergileyen sanatçıların diyalogları bana inandığım doğruları yeniden doğrulattı sanki...


''Aklın yolu bir olsa da doğru kime göre ve neye göre doğrudur? Yani eğri olmayan herşey doğru da olmayabilir! ''


Nuri Bilge Ceylan'ın diğer filmlerine göre en bol diyalog içeren filmi sürekli bunu sorguladı. Ya da ben bunu sorguladım diyelim. Tabii; altını çizdiği nihilizm kavramını da gözardı edemem...




Haluk Bilginer'in inanılmaz oyunculuğu, Demet Akbağ'ın etkileyici doğallığı, Melisa Sözen'in hüzünlü ve naif duruşundaki başarı ile birleşince ortaya çıkan aile öyküsü adeta BİZ olmuş, yani HEPİMİZ olmuş. 




İsmail karakteri ile özlem giderdiğim Nejat İşler ise '' Hadi artık; dön aramıza, özledik seni! '' dedirtti...



Peki Hamdi'yi canlandıran Serhat Kılıç; sağımızda solumuzda bulunan, sokakta yürüyen adam değil miydi?


Onların öyküsü sizi, bizi anlatır olmuş. Gizemleri ile içindekileri ile dışarı vurabildiklerimiz ile bizim hayatımızdaki insanlarımız olmuş.


Kim haklı? Kim haksız? Değil! Herkes haklı olduğu kadar herkes yanlış da olabilir olmuş...


Cesurca konuşabilmeyi becerebilsek dahi en içimizdekini korkmadan eleştirebilme cesaretini gösterebiliyor muyuz herzaman?


Filmin doğal platosu Kapadokya ise taş evlerinin içine gizlediği insanları ve hayatları ile simgesel bir görüntü sağlamış. Biz neyi nekadar gizleyebiliriz ? İçimizdekiler nekadar ve nezamana kadar bize aittir? 




Yerel bir gazetede köşe yazarlığı yapan Aydın karakterinde kendimden biraz bulmadım mı? Buldum, tabii...

                        

''Acaba yanlışı ben mi yaptım?'' diye kendine soran Necla'da kim kendinden birşeyler bulmaz ki?

Kırgınlığını ve acizliğini tavırları ile gizleyemeyen Nihal bize çok uzak olabilir mi ki?





İşte; hepimiz hangi mevsim olursa olsun KIŞ UYKUSUNDA olabiliyoruz...


Ama esas mesele uyumak değil de ayılabilmektir, değil mi?



Eline ve emeğine sağlık Nuri Bilge Ceylan ve Ebru Ceylan.


NOT: 3.5 saat süren film size vaktin nasıl geçtiğini hissettirmeden seyrediliyor! Bu da filmin ayrı bir başarısıdır bence! '' Çok uzun, gitmem!'' diyenler içindir notum...


Keyif  Dolu Günleriniz Olsun.


Petek Uluğ









Etiketler: , , , , , , , , , , ,

2 yorum:

  1. Ne kadar keyifli bir film kritiği olmuş. Nuri Bilge Ceylan, kırsalın anlatıcısıdır. Pastoral sevimliliğin arkasında ki vahşiliği veriyor.
    Genelde yarısında bırakırım; ama bana bile bir heyecan verdi. Bir gün mutlaka izleyeceğim. ;) Sevgilerimle.

    YanıtlaSil
  2. Safiye'cim, gerçekten çok güzel ve anlamlı bir film.Kendini bulmamak mümkün değil...Teşekkürler

    YanıtlaSil

Eger yorum yapamıyorsanız, aşağıda "Yorumlama Biçimi" nin yanındaki küçük ok a tıklayarak anonime gelin.Yorumunuzu tekrar gönderin.