25 Mart 2014 Salı


Bazı şehirlerin simge sokakları vardır. O sokaklar ile anılır şehirler. Hem de öyle büyük de değildir o sokaklar. Dar, küçük ama tarihi bol ara yollardır. Tıpkı İzmir'in Karataş semtinin Mithat Paşa Caddesi'nde bulunan Asansör sokağı veya bugün kullanılan adı ile Dario Moreno Sokağı gibi...                                                                                                                                                                                                                          

Peki bu sokak neden bu adı almıştır? Yani Kimdir Dario Moreno? Kendisi Yahudi asıllı bir piyanist ve sinema oyuncusudur. Aydın'da doğan sanatçı daha sonra ailesinin İzmir'e yerleşmesi ile bu sokakta bulunan evinde yetişmiş, ilk konserlerini Kordon'daki klüplerde vermiştir.


Sokağın başında ''Hoşgeldiniz'' der gibi beklerken yakın arkadaşı dünyaca ünlü müzisyen Enrico Macias da sokağın öbür ucunda gitar çalar. Dario Moreno'nun birçok şarkıları Sezen Cumhur Önal ve Fecri Ebcioğlu tarafından Türkçe sözler yazılarak Türk Pop Müziğinde popüler olmuştur. Hangi şarkılar derseniz? ''Deniz ve mehtap sordular seni, neredesin?'' dersem?


İstanbul'da hayatını kaybeden sanatçının mezarı ise annesinin isteği üzerine İsrail'dedir.

Bu minik tarih kokan sokağa girdiğiniz zaman tam karşıda sizi taş bir kule gibi duran ASANSÖR binası bekler.


Asansörle yukarıya çıkarken Sezen Aksu da sizinle beraberdir. Nasıl mı? '' İzmir'in Kızları'' şarkısı yok mu, sürekli o çalar. Sezen dinlerken göreceğiniz manzara ise çok güzel bir İzmir Körfezi'nin kuş bakışı resmidir sanki...


Romantik manzaralı Asansör Restaurant akşam ışıl ışıl İzmir'i görebilmek için de ideal bir mekan. Burada evlilik tekliflerinin yapıldığı özel akşam yemekleri de meşhurdur!


Burada durunca insanın aklına Orhan Veli olsaydı İstanbul için dediğini İzmir adına da dermiydi diye geliyor! ''Sana dün bir kuleden baktım aziz İzmir..''



Bu binanın tarihi özelliği beni çok etkiler. Çünkü tam bir dostluk örneğidir!

Vakti zamanında Karataş bölgesinde bolca taş ocağı bulunduğu için Asansör binası da İzmir'in örnek taş binalarıdandır.

Yine aynı Semtte yaşayan Devidas ailesinin bir üyesinin Karataş'ın ünlü merdivenlerinden düşüp ayağını kırmasından sonra aynı sokağın başında yaşayan aile dostu Nesim Levi'nin aklına dostu için Avrupa'da gördüğü örnekler gibi bir asansör yapma fikri gelir ve Marsilya'dan getirilen tuğlalarla asansör kule inşa edilir.

İnsanın kendisine böyle asansör binası yaptıracak dostu olması ne güzel değil mi?


Bu tarihi kısa sokakta tarihi uzun yolculuğa çıkmanız mümkün. Öyle güzel eski taş evler var ki burada! İnanın hangisini çekeceğimi bilemedim. Bu evlerde umarım insanlar da çok mutludur.

 


Sokağın başında bulunan ASANSiR kafede dönüş molası vererek kahve keyfi yaptım. Burası çok otantik ve nostaljik bir yer. Kafenin zemin katında İzmir ve Ege yöresine ait hediyelik eşyalar satılan bölüm de var..


                         

Keyif Dolu Günleriniz Olsun...

Petek Uluğ


KAYNAK :Google
















16 Mart 2014 Pazar

İzmir'in eski semtlerinden Basmane'de Tarihi Basmane Fırını'nı geçer geçmez yokuşun sağında bulunan Konak Belediyesi İzmir Radyo ve Demokrasi Müzesi'nin giriş kapısında sizi elinde eski bir radyo ile Zeki Müren karşılıyor.


Müzeye dönüşen eski İzmir evinin sevimli küçük avlusundan içeriye doğru ilerlerken birden kulağınıza Türk Sanat Müziği eserleri çalınıyor ve gözünüzün önünde çocukluğunuz beliriveriyor. Çocukluğunuz diyorum çünkü; bir sürü eski radyo sessizce durmuş nostaljik plaktan çalan müziği dinliyorlar sizinle beraber. Çocukluğunuzdan beri aşina olduğunuz o büyük seslerin duvarlara asılmış fotoğrafları ile keyifli bir yolculuğa çıkıyorsunuz...


Müze 6 Galeriden oluşuyor...

Galeri 1 - İlk yıllar - Radyonun Doğuşu, İnsanın Radyoyu Keşfi

Galeri 2 - Savaş ve Radyo - 2.Dünya Savaşı'nda Radyo'nun Kullanımı, İnsanın Radyonun Gücünü Keşfi

Galeri 3 - Radyo Savaşları - Soğuk Savaş Yıllarının Propoganda Aracı Olarak Radyo ve Gerilla Radyoların Doğuşu

Galeri 4 - Radyo ve Özgürlük - Radyo Özgürlük Mücadelesi, Özgürleşme Aracı Olarak Radyo

Galeri 5 - Öldü mü yoksa? - Radyo'nun Gözden Düştüğü Yıllar

Galeri 6 - Radyo Daima - Bir Tıkla Radyo, Yeni Nesil Yayıncılık ve Radyonun Bir Demokrasi Aracına Dönüşmesi


Tıpkı teknolojik aletlerin bulunmadığı yıllarda olduğu gibi siz ve o kocaman gövdeli, mobilyalı radyolar artık birliktesiniz.


Onların tarihi yolculuğu esnasında insanlığın yolunda demokrasinin önemini bir kez daha anlıyorsunuz.







Demokratikleşme sürecinde haberleşmenin ve radyoların oynadığı rolleri hatırlayınca bu müzenin İzmir'e ve İzmirlilere çok yakıştığını fark ettim...

''Müzeler hayatın ve kentlerin rengidir'' diyen Konak Belediye Başkanı Dr.Hakan Tartan'ın katkılarıyla açılan müzede ayrıca ücretsiz film ve söyleşi  günlerine de katılabilirsiniz...



Adres: Altınordu Mah. 967 sokak No: 16 Basmane-İzmir 
Tel: 0232 484 14 83
Açılış: 09:00-17:00 (Pazartesi müze kapalıdır)



Keyif Dolu Günleriniz Olsun...

Petek Uluğ


13 Mart 2014 Perşembe


Keyif  Huzurdur...Barış Huzurdur...Ama Keyfim yok...

Petek Uluğ





7 Mart 2014 Cuma


Her İzmirli'nin dediği gibi ''Çocukluğum Kemeraltı'nın sokaklarında geçti'' diyerek başlamayacağım yazıma, çünkü O çarşıda geçmedi çocukluğum. Ben Bursa'nın meşhur Kapalıçarşısı'nın koridorlarında büyüdüm. Sıra sıra manifaturacıların, rengarenk kurdelelerin, çeşit çeşit düğmelerin satıldığı tuhafiyecilerin bulunduğu, top top kumaşların satıldığı onlarca dükkanların sıralandığı tekstil cenneti olan Kapalıçarşı esnafına çok aşinayımdır ben. 

Belki de bu nedenle 20 yıldır yaşadığım İzmir'de de Kemeraltı Çarşısını çok severim. 7000 yılın üzerinde olan geçmişi ile tarihin en eski alışveriş merkezlerindendir burası ve en önemli özelliği İpek Yolu üzerinde bulunan en son çarşı olmasıdır. 

Ben de her fırsatta bu çarşının sokak aralarına dalar, avare avare gezinirim. Bir şey alacağımdan değil, sanki bir şeyi aradığımdandır. E ne aradığım da bellidir aslında. Çocukluğum tabii ki! Başka şehirde, başka çarşıda ama benzer dükkan ve sokaklarda...

Blog yazılarımdan biri Kızlarağası Hanı ile ilgiliydi. Çok okundu ve sevildi. Bu kez o güzel hana gitmedim. Çünkü uzun zamandır tarihi çarşının ara ve arka sokaklarını gezmemiştim. Çarşıyı çarşı yapan eski ve tarihi evleri, binaları, hanlarıdır. Onları bir kez daha görmek ve paylaşmak istedim.

Nitekim; öyle güzel bir han keşfettim ki bir girdim çıkamadım! Keşfettim diyorum, çünkü restorasyon çalışmalarından sonra son derece turistik açıdan ilgi merkezi olmuş çarşı içinde. Hatta Phillippie Rotthier Avrupa Mimarlık ödülüne layık görülmüş bu han.

Şimdi adım adım gezdireyim sizi. Bu arada eski, babadan oğula geçen dükkanları da tanıtayım ki değişen alışveriş dünyasında, kocaman AVM ler arasında kaybolmasın, yok olmasın onlar! 

Yorulduğunuz an dinlenmek üzere bir yerlere oturacağız, merak etmeyin!



1967 yılında kurulan KISMET lokantasını Çarşı esnafı Urlalı Hasan Usta olarak tanıyor. Kime sorsanız gösterir yerini. Çünkü bulunduğu hanı bulmanız biraz zor olabilir! Urla'da kendi bahçesinde yetiştirdiği Ege otlarının lezzetini katarak pişirdiği ev yemekleri aynı zamanda Anadolu Türk Mutfağının en güzel örnekleri. Hasan Bey bizzat kendisi size yemek kültürü kadar Çarşı hakkında da bilgi vererek yemeğinizi keyifle yemenizi sağlıyor...


Zeytinyağlı yemekleri sınırsız, inanın ne yiyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Şevket-i bostan, enginar, ot yemekleri benim ilk tercihlerim. Et yemeklerinde ise tas kebabı ve el basan tavanın tadına mutlaka bakılmalı.

Küçük Demir Han: 913 Sok. Kemeraltı Tel: 0232 489 18 14


1949 yılından beri gıda sektöründe hizmet veren GÜL KEBAP ise İzmir'e özgü döner ve tava köfteyi bakır sağanlarda sunan küçük ama nostaljik bir durak. Babadan oğula geçen Gül Kebab et severler için ideal bir esnaf lokantası.

Anafartalar Cad.No: 415 Tel: 0232 425 01 26

İşte bana çocukluğumu hatırlatan dükkanlardan bazıları...


Balcılar Manifatura-İpek Pazarı Cad.No:40 Hisarönü/Kemeraltı




 Şadırvanaltı Cami yanında bulunan Şadırvanaltı Geçiti çarşı tarihinde oldukça eski.


Çarşının en keyifli sokaklarından biri olan eski adı ile Havra Sokağı yeni adı ile Balıkçılar Sokağı'ndan soldan ilk aralığa saparsanız görebileceğiniz ETS HAYİM SİNAGOGU. Zamanın acımasızlığına uğramış, kaderine bırakılmış sadece eskiye meraklıların bulup ziyaret edeceği bir bina durumunda şu an sinagog...


Yine sokak aralarında dolanırken gözüme takılan eski ve kullanılmayan binalar genellikle zamanında Musevi azınlığın yaşadığı evlermiş..


Evet burası girişte bahsettiğim Abacıoğlu Hanı. Taş duvarlı dükkanlardan oluşan, minik bir taş köy adeta. Ama dışarıdan fark edilmesi zor. Şöyle kafanızı uzatırsanız, ''Neler varmış burada?'' diyerek ilerleyeceğiniz tek katlı bir han gibi. Vakti zamanında Balcılar çarşısı olarak bilinen 200 yıllık bu handa 1960'a kadar kabzımallar bulunuyormuş. Şimdi ise halıcılar, antikacılar, geleneksel hediyelik eşyalar satan dükkanlar, dericiler, kafeler veee AYŞA.. 



Evet Ayşa Kim? Ayşe Hanım harika Boşnak yemekleri yapan marifetli bir Boşnak Hanım. Her türlü yöresel yemekleri açık büfe şeklinde bulabilirsiniz bu otantik, taş restoranda. Benim de daha önce hiç yemediğim Boşnak mantısını ise mutlaka denemelisiniz. Boşnakça ZELANİK denilen tuzlu tartının da meşhur olduğunu duymuştum.Tatlı çeşitleri de zeytinyağlılar gibi tam bir ev yemeği tadında; ancak öğle saatleri çok kalabalık, yerinizi ayırtmadan gitmeyin!...

Anafartalar Cad.No:228 Z15 Kemeraltı Tel:0232 489 15 25




Ayşe Hanım'ın uluslararası yemek yarışmalarından aldığı ödülleri okadar çok ki! Ünlülere ve siyasilere ikram ettiği Boşnak böreği ile de tanınıyor!




Eski eşyaların bir koleksiyoner tarafından toplanarak satışa sunulduğu ve benim de kendimi kaybettiğim ''Resim Ve Antika Galerisi''. Burada aynı zamanda eski halılar ve Otantik eşyalar da bulmak mümkün.



Sizce benim gibi eskiye meraklı biri, böyle bir dükkanı bulunca bir şey almadan çıkmış mıdır? Tabii ki ''Hayır!'' Ne almıştır? Orta sıradaki sağdan 2.vazoyu!


               
         
            Bazaar İzmir-Anafartalar Cad.No:228 z 11 Kemeraltı




Hanın ortasındaki bu avluda keyifle yemek yerken her dükkanın önünde asılı duran kafeslerden gelen kuş sesleri ise sizi bambaşka bir ortama götürüyor. Sanki Kemeraltı'nın o telaşlı kalabalığı yok olmuş da siz bambaşka bir yerdeymişsiniz gibi...


Abacıoğlu Hanı'ndan çıkarak yukarı sokaktan sola saparsanız tadilatta olan bu sinagogu görürsünüz. Burada yaşayan hahamın vasiyeti üzerine müzeye dönüştürülen sinagog aslına sadık kalınarak düzenleniyor şu an. Ancak fotoğraf çekimi yasak olduğu için sadece dışarıdan çekebildim.


Çarşının ana kavşağında bulunan Kurukahveci Hüseyin Efendi'den dibek kahvesi almadan dönmek olmazdı...


İzmir'de şekerci denilince ilk akla gelen, 1901 yılında kurulan meşhur Şekercibaşı Ali Galip'in önünden geçiyorsanız çarşının sonuna gelmişsiniz demektir.


Fark ettiyseniz; Konak Meydanı'ndan değil, Agora tarafından girdim Kemeraltı'na ve artık yolumun üzerinde İzmir'in ünlü buluşma noktası Saat Kulesi var. Onu da selamlayıp geçtikten sonra körfezin karşısından bana el sallayan evime ulaşmak için vapura binmek vazgeçilmez keyfimdir...


Keyif Dolu Günleriniz Olsun...

Petek Uluğ