Çok sevilen ile geçirilen kısa zamanlarda neler yapacağınızı bilemezsiniz ya, o anlar hızla geçiverir de hüzünlenirsiniz ya!
İŞTE HER istanbul ziyaretimde öyle olurum ben. Aslında çok da sık giderim ama yine de yetmez...Yapacak çok işim, görecek çok yerim vardır. Yeni açılan yerleri ise göremezsem içimde kalır, aklımda kalır ! Hele bir de eski bir rehber olur da blogger gözüyle gezersem, İSTANBUL hiiççç bitmez...Ne yaşamakla, ne gezmekle ne de okumakla bitmez bu şehir derim hep.
Moda'da sevgili Deniz ve Çağrı'nın düğünü için gittiğim son seyahatimde Anadolu yakası'ndaydım bu kez...
Uğranması, görülmesi gereken dostlar misali duraklar vardı yine...Ben de şimdi hızla geçiyorum oralardan sizlerle birlikte tekrar. Eşlik ettiğiniz için teşekkür ederim...
1.Moda'nın sokaklarında dolanıp, aralarda kalmış eski İstanbul evlerini görmek ve bunu Kadıköy iskele karşısından kalkan minik kırmızı tramvay ile yaşamak...
Rum Kilisesi
2. Moda denilince ilk aklıma gelen Barış Manço'nun evini (Bir önceki yayınımda paylaşmıştım http://www.peteginkeyifdukkani.com/2013/08/bari manconun-evine-misafir-oldum.html) ziyaret ettikten sonra sokağının sonunda, Caferağa Mahallesin'de ünlü Ali Usta'dan dondurma yemek...
3. Kadıköy çarşı içinde ülkemizin tüm özgün mutfaklarından lezzetler bulabileceğiniz, benim de uğramadan dönmediğim Çiya Sofrası'nda Anadolu yemeklerinin tadına bakmak...
5. Gitmişken bir kere daha; 1923 tarihinde kurulan ''İstanbul'un en eski pastanesi'' ünvanlı, birçok edebiyatçı'nın buluşma adresi olan BAYLAN 'a uğramak ve İzmir'de tek bir yerde bulabildiğim Adisababa (Fransızca'dan gelen mükemmel anlamındaki ''parfe'' dir. Yani; dondurulmuş krema ve meyve karışımıdır, ama o kadar da basit değildir!) tatlımı yiyebilmek...Kup Griyesi de en az Baylan kadar ünlüdür...Baylan'ın kendi kelime anlamı da ''Kusursuz'' demek!
6. Kadıköy Çarşı içindeki balıkçıların ve manavların rengarenk tezgahlarını seyretmek ( Bu sefer Ege'nin her türlü zeytinlerini burada gördüm )...
7.''Bir tatlı huzur almaya geldim Kalamış'tan ''şarkısının ne kadar gerçek ve samimi olduğunu hatırlayarak Kalamış ve Fenerbahçe Parkları'nda ince belli çaydan içmek ve İstanbullu dostların buralarda vakti zamanında denize girdiklerini öğrenerek biraz da hüzünlenmek... Keşke şimdi de girilebilse demek ! ( Fenerbahçe Parkı'nda o kadar çok gelin vardı ki, doğal mekan fotoğrafı çekiliyordu, aynen Alaçatı Sokaklarında olduğu gibi...)
8. Üsküdar Salacak'tan Avrupa Yakası'nı seyretmek...
9. İstanbul'un simgelerinden olan ve adeta boğaza atılan bir imza gibi duran Kız Kulesi'ne çıkmak ve prensesin hüzünlü öyküsünü dinlemek...Oradan Galata Kulesi'ni selamlamak... (Belediyeye ait tekne ile 10 dakikada bir kuleye ulaşabiliyorsunuz. Gidiş - Dönüş : 7.5 tl. Ancak; kahvaltı veya yemek için rezervasyon şart !)
10. Dekorasyonu iç Mimar Zeynep Fadıllıoğlu tarafından yapılan ve tasarımı ile Türk Cami mimarisinin en modern örneği olarak bilinen Üsküdar'da bulunan Şakirin Camisi'ni ziyaret etmek ... ( İbrahim ve Semiha Şakir'in anısına çocukları tarafından yapılan bir camidir. )
11. Bodrum Konacık'ta da şubesi bulunan ev yapımı su böreği tadında börekleri ile ünlü ''Aslı Börek'' te soluklanmak...
12. Bu arada Cadde'ye çıkılmadan tabii ki dönülmezdi !
Ancak; güzelim Haydarpaşa'nın en son yanmış halini yakından görmemiştim, çok üzüldüm, içim acıdı !
Sevdiğiniz şehirlerde, sevdiklerinizle beraber keyif dolu günleriniz olsun...