25 Temmuz 2014 Cuma


Ramazanın son günleri ile beraber temmuz ayının son günlerinde bayramı karşılıyor olmamız, tatil planlarıyla da birleşince evlerde bir heyecan yaratıyor.

Uzaklardan veya yakından geleni olanlar için bayram günleri güzel bir fırsat demektir ...

Eminim bayram sofralarında neler hazırlanacağı şimdiden düşünülmüştür. Sevgili yemek bloggerı arkadaşlar bayram sofraları için zaten nefis, lezzetli menüler hazırladılar bile. Onları takip etmek işimizi kolaylaştırıyor, hepsinin ellerine sağlık...



Böyle özel günlerde özenmek ve özenli sofralar hazırlamak geleneklerimizde, adetlerimizde iyi ki var! Amaç bir araya gelmek de olsa, keyifli ve lezzetli sofralarda oturmak ayrı bir paylaşım heyecanı katıyor sanki! 

Kalabalık da olsak, gelenimiz az da olsa aynıdır bayram havasının estiği sofraların şenliği...




Güzel sofra adetlerimizi koruyarak, ancak sıcak yaz günlerine denk gelmesinden dolayı imkanınız varsa yine çıkın dışarılara, kurun sofranızı yeşillikler içerisine diyeceğim ben. 


Biliyorsunuz yaz günlerinde bahçeyi, balkonu pek severim. Dışarıda iki sandalye atılmış, mis gibi beyaz örtülü bir sofrayı hiçbir şeye değişmem. Ya da rengarenk örtülerin üzerine serpilmiş, yaz çiçekleri ile süslenmiş ege otlarından oluşan bir menüyü tek geçerim. Tabii Anadolu yemeklerimiz ile donanmış, geleneksel mutfağımıza da kim hayır diyebilir ki?


Sadece yaratıcılığımızı kullanarak farklı bayram sofraları hazırlayabiliriz. Şatafatlı olmasına gerek yok, deniz kenarında marine tarzı olabilir. Ya da bahçelerin içinde kır masaları da kurulabilir. Mumlar, çiçekler, otlar zaten doğal aksesuarlarınız olacaktır...Midye kabukları, renkli kumaşlar, fenerler de harika görsel ortam yaratır. Bazen öyle olur ki kimse yemeklere bakmaz, sofrayı seyreder!




Ben özel bir günde çok sade bulduğum soframın ortasına evde kullanmadığım beyaz tülü oturtmuş, kocaman beyaz porselen salata çanağımı da içine gömmüştüm. Dört bir tarafına da kalın mumlardan yakınca, komşular düğün yemeği var zannetmişlerdi! Olsun şimdi de BAYRAM var.


Keyif Dolu Bayram Sofralarımız Olsun...

Petek Uluğ



Kaynak: Pinterest



24 Temmuz 2014 Perşembe


Bayram sonrası düğün günü heyecanı ile hazırlıklarını sürdüren gelin adayları için akıllarında bir çok soru vardır, eminim. Ancak, bu özel günün en merak edileni, gelin adayını bir prensese dönüştüren en sihirli şeyi o gün giyeceği gelinliktir. Modeli, beyazının tonu, dekoltesi, aksesuarları, danteli yani her detayı prensesi o gün yaşayacağı masalına hazırlar.
                                                                                                            


‘’ O özel güne hazırlanırken telaşlar içerisindeki gelin adayının kalbi ne için çarpar öncelikle acaba? ‘’ derseniz, sevdiği adamla hayatını birleştirmek üzere atacağı imza töreni demem gerekir belki de ama inanın öncelik; genelde peri kızının o törende giyeceği gelinliğin modelinin nasıl olacağı yani; gerçekten bir prensese benzeyip benzemeyeceğidir. Çünkü; gerçeğin ve günlük hayatın peri masalına dönüşmesini sağlayan tek simgesidir gelinlik de ondan…




Düşünsenize smokin giyen bir damat hayatının başka törenlerinde bir kez daha smokin giyebilirken ben tekrar gelinlik giyip bir başka törene katılan gelin görmedim hiç. İşte bu nedenle çok önemli ve hassastır gelinlik seçimi. Tabi bu özel kıyafete fazla bir anlam yüklememek de size kalmıştır. Belki sadece zarafetin simgesi olarak beyaz şık bir elbise giyerek, elinize alacağınız kır çiçekleri ile de töreninizin yine de perisi olabilirsiniz…

Gelinlik modelleri; gelişen tekstil sektörü ile beraber öyle cazip ve sonsuz seçeneklerle dolu ki. Emin olun hangi modele ve tarza karar verirseniz verin hep aklınızda ‘’ Acaba benim gelinliğim de şöyle mi olsaydı? ‘’ diye bir soru kalacaktır. Her katıldığınız düğünde kendi gelinliğinizi hatırlayacak ‘’Keşke ben de….’’ diye devam edeceksiniz. Neyse nasıl bir modelde karar kılarsanız kılın bilin ki size çok yakışacaktır.


Binbir çeşit stil gelinlik modelleri içerisinden çok sevdiğim ve biraz da eski zamanın asalet ve zarafetini anımsatan VİNTAGE tarzı paylaşmak istedim. Nostaljiye düşkün olan ben gelinlere çok yakıştırırım bu vintage gelinlikleri. Düğün töreniniz yeni hayatınızın başlangıcı olabilir, ancak; siz o gün Ortaçağ şatolarından çıkıp da gelmiş bir prenses gibi görünebilirsiniz!

Keyif  Dolu Günleriniz Olsun

Petek Uluğ

Kaynak:Pinterest





21 Temmuz 2014 Pazartesi


Evlerini masal evlerine benzettiğim, mavi hatta rengarenk cumbaları ile Alaçatı'nın taş evleri, daracık sokaklarında sizi Çeşme'nin rüzgarı ile bambaşka bir dünyaya götürür. Tek bir caddesi vardır buranın, öyle yeşilliği bol, deniz kenarında çay keyfi de yoktur Alaçatı'nın. Ancak; farklı bir havası vardır, dekoru neşeli, begonvilleri ayrıcalıklı, renkleri bol minik bir huzur beldesidir. Akşam saatlerinde kalabalıklaşan mekanlarından hoşlanmıyorsanız, gündüz saatleri tam size göredir. Çünkü, sörf meraklıları sörf merkezinde veya deniz sevdalıları Çeşme'nin eğlenceli kumsallarında iken siz de köyün yerlileri ile sokak aralarında muhabbet edebilirsiniz. Cumartesi günleri pazarı kurulur, unutmayın!..


Ev yapımı lezzetli Ege yemeklerini ve otlarını tadabileceğiniz mekanlarla doludur...

Tamam, '' Eski havası kalmadı, İstanbullular geldi değişti burası! '' diyenler de haklı olabilir ama bir tasarım köyü haline döndüğünü de inkar etmemek gerekir...

Beş yıldızlı otellerden sıkıldıysanız, 6-8 odalı butik otelleri sizin için iyi bir tercih olabilir. Özellikle içinde minik bir avlusu, bahçesi bulunan taş binalara ilginiz varsa...

Şimdi sizi sokak aralarında gezdireceğim, belki gelmiş kadar olursunuz... 

Neleri meşhur, nerelerde ne yenir? Onlar sonra...

Kuş Kafesi-Hacımemiş Mah.

Eski eşyaları, renkli çinkoları sevenlerin keyif alacakları nostaljik sokaklar-Hacımemiş Mah.

Eski kapılara merakınız varsa, bu sokaklar tam sizlik...






Çatkapı Konukevi-Hacımemiş Mah. (Ben buraya gerçekten çatkapı gittim, güleryüzlü işletmecileri beni hiç şaşırtmadı!)

                                                                                                                      
                  
Kurabiye Oteli-Hacımemiş Mah. Adını ve iç dekorasyonunu çok beğendim!

Kurabiye Oteli

Kurabiye Oteli-Hacımemiş Mah.

Dutlu Kahve Meydanı


Geleneksel Türk Yemeklerinin bulunduğu Asma Yaprağı-Hacımemiş Mah.


                             

                  

Antikacıların, Eskicilerin nostaljiyi yaşattıkları dükkanlar


Keyif Dolu Günleriniz Olsun...

Petek Uluğ


19 Temmuz 2014 Cumartesi


Barışın, umutun simgesel ağacı  ZEYTİN benim hayatımda önemli yeri olan bir ağaçtır. Çocukluğumda Bursa Gemlik'in zeytinleri ile büyüdüm ve uzun yıllardır Ege'nin çeşit çeşit sofralık zeytinleri süsledi kahvaltı sofralarımı, Kuzey Ege'nin zeytinyağı ise her yemeğimin ana malzemesi oldu. Lezzet ve sağlık deposu olan altın sıvının kıymetli, minnak meyveleri ZEYTİN buzdolabımdan hiç eksik olmaz kısacası. Bazı türlerine daha torpil geçerim, elimde değil! Örneğin; kırma zeytini çizme zeytine tercih edebilirim. Yeşil kalamata olanını ilk sıraya koyabilirim. Siyah hurma zeytini ise soframın baş tacı ederim...



Anlatılanlara göre Cennette iki ağaç varmış kutsal sayılan. Biri GERÇEK AĞAÇ denilen incir ağacı, bir diğeri ise HAYAT AĞACI denilen zeytin ağacıdır..



Geçmişi neredeyse insanlık tarihi kadar eski. Mitolojide Tanrıçaların taçlarında zeytin dallarının bulunması, güzellik yarışmalarında kadınları süslemesi bu yüzden...

Adem ile Havva'ya kadar giden öyküler var hakkında. Dini kitaplarda anlatılan, adı geçen ağaçtır...

Ölümsüz sayılması ise bu ağacın hakikaten ölmemesi. Yani; kuruyan yerlerinden yeniden filiz vermesi ve yaşamaya devam edebilmesi...

Hayat ağacı denilmesi belki de büyümesi zor ve yavaş olduğu içindir. Zaman, emek istemesi de tıpkı bir insanın yaşaması gibi ağır ağır, ama anlamlıdır...



Anlamlı diyorum, çünkü; yeşilden siyaha kadar farklı lezzetteki meyvelerini, iksir sayılan yağını, ağacından elde edilen tahta eşyaları ve bir de yağından yapılan doğal sabunları düşünürsek daha kaç meyve var ki böyle?



Ayrıca bana kalırsa, görsel olarak da dekoratif bir ağaç. Balkonlarda bile saksı içinde bulundurmak keyif verir.


Çocukluğumda hiç katılmasam da komşularımızın bahçelerine zeytin toplamaya gittiklerini hatırlıyorum. Öyle güzel anlatırlardı ki, bu imecenin bir seremoni olduğunu sonradan anladım. 


Ağzında zeytin dalı ile sembol olmuş barış güvercinleri hatırına zeytin ağaçlarımız korunmalı, kollanmalı hatta üzerine titrenmelidir...



Ölümsüzlük ağacı, bereket meyvesi ZEYTİN yaşayabileceği her karış toprakta hayat bulmalıdır...


Keyif Dolu Günleriniz Olsun

Petek Uluğ





18 Temmuz 2014 Cuma


İnsanlık tarih boyunca insanoğlundan çok çekti. Tarih yine tekürrür eder ve vaktinde Balkanlarda yaşanan dram karşısında susan Dünya yine lal olur...


Çocuklar sadece oyun oynamaktan yorgun düşer. Zulümden, füzelerden yani savaşmaktan değil...

En kısa zamanda Filistin'de yaşanan ayıbın ve acının bitmesi dileği ile...


Keyif ve Barış Dolu Günleriniz olsun...

Petek Uluğ

17 Temmuz 2014 Perşembe


Diş doktoruna gitmekten, o koltuğa yerleşmekten korkan çok insan var biliyorum. Özellikle pediatrik durumlarda çocukları ikna etmek de zor. 

 

Instagramda uzun zamandır takipte olduğumuz sevgili Parisa, İran'dan bana bir mesaj atarak diş doktoru olduğunu belirterek, dişçi muayenehaneleri ile ilgili görseller konusunda yardımcı olmamı istedi. Pinterest yardımıyla ona görseller araştırırken ben de kendimi blogumda paylaşırken buldum.

                            

Sağol Parisa, belki bu konuda farklı tasarımlar düşünüp, kendimizi rahat hissedeceğimiz sağlık merkezlerinde bekler, dişçi koltuklarında oturabiliriz.


O korktuğumuz mekanların aslında nasıl da soğuk, ürkütücü olduğunu fark ettim bu arada. Çocuklara hitap eden muayenehaneler daha sevimli, daha eğlenceli hale gelirken, biz büyükler için de renkli, rahatlatıcı tedavi olacağımız ve bekleyeceğimiz merkezler olabilir.

Neden böyle tasarımlar olmasın, Parisa?

 ( Bakın burası tam benlik!)

 ( Bekleme salonları da ferah ve keyifli olabilir! )









 Kaynak: Pinterest


Keyif Dolu Sağlıklı günleriniz Olsun...

Petek Uluğ