28 Aralık 2015 Pazartesi


Neşe ve mizah insanoğlunun ihtiyaç duyduğu insani duygulardır. Hatta diğer canlılara nasip olmayan gülmek eylemi ve mizahi bakış açısı bu nedenle çok değerlidir. Bizim kişiliğimizdir, hayata karşı tavrımızdır. Bu iki özellik bir araya gelir de butik bir müzede birleşirse o şehir farklılaşır! Tıpkı İZMİR gibi...

Konak Belediyesi İzmir Neşe ve Karikatür Müzesi daha adını duyduğum zaman yüzümü gülümseten keyifli müzelerimizden. İçeride çeşitli karikatür sanatçılarının sergileri, el işi çalışmaları ve çizimleri bulunuyor. 
Eski bir Rum evi olan Alsancak köşkü Konak Belediyesi tarafından yenilenerek İzmirlilere hediye edildi.

İçeriye girer girmez Shakespeare'nin ''Mizah,zekanın bir oyunudur'' sözü ile karşılanıyorsunuz. İki katlı binayı gezerken aklımda ise Mevlana'nın sözü vardı.'' Bir İnsanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden ise zekasını ve seviyesini anlarsınız. ''

Kıbrıs Şehitleri Cad.No:9 Alsancak Tel: 232 463 21 07

 Müze Pazartesi hariç her gün açık


                               
      
       

       

       






Keyif, neşe ve mizah dolu günleriniz olsun...

Petek Uluğ

16 Aralık 2015 Çarşamba

                             
Bu soğuk kış günlerinde boza, salep ve tarçın üçlüsü el ele verip beni çocukluğuma götürür.
Bursa'da geçirdiğim çocukluğumun sokaklarında gecenin karanlığından gelen ''Bozaaaa'' sesi unutulmazımdır. Kaynayan salep güğümünün önünde sıcak salebin soğumasını beklediğim günler ise yine çocukluğumun kış keyiflerindendir. Ve tabi bu iki lezzete de eşlik eden tarçın...



Bugün hala bu kış içeceklerini çok severim. İzmir'de de   keyifle içtiğim bir iki yerim var. Bunlardan biri gerçek salep kullanan  güğümü daima sıcak olan Kordon Ömerağa çayhanesi.

Birinciliği hangisine veririm emin değilim ama yaz sıcaklarında bile canımın çektiği çok olmuştur. Ee sevmenin mevsimi olur mu ? Olmaz ! 

İkisinden de vazgeçemem; çünkü bozanın halka ait olmasını ,salebin ise asil bir aileden (orkide) gelmesine bayılırım. Sanki sınıfları farklıdır, tezattır ama olsun ikisi de keyiftir...


BOZACI

Hiç boza içtiniz mi siz çocuklar ?
Rengi ayran renginde
Kıvamı salep gibi
Tadı ekşi ile tatlı arası

İçimi ne hoştur bilmezsiniz
Önce garipsersiniz belki ama 
Sonraları hep ama hep
Boza içmek istersiniz.

Fevzi Günenç


Bozayı evde yapmak isterseniz ;

BOZA YAPILIŞI :

1 bardak bulgur
10 bardak su

tatlı kaşığı kuru maya
Arzuya göre şeker
Üzeri için tarçın, leblebi

Bulgur yıkanıp 10 bardak su ile iyice pişirilir. Çok iyi pişmesi gerekiyor. Sonra önce kevgirden daha sonra tel süzgeçten süzülür.
Ilıklaşıncaya kadar beklenir. Ilık bir yerde üzeri örtülerek mayalandırılır. Bu süre bulgurun kabardığını görene kadardır.
Daha sonra arzu ettiğiniz kadar toz şeker ilave edip karıştırın.

Afiyet Olsun

Biranın atası olarak kabul edilen bozada bol miktarda A, B, C ve E vitaminleri bulunur.


Salep ise biraz daha pahalı ama nefis bir içecektir. Daha nazlıdır çünkü özü orkide çiçeğidir. Kış günlerinde karlı bir manzaraya çok yakışır sıcak bir salep ve ayrılmazı tarçındır. Sadece lezzeti değil faydaları da çoktur. Mideyi rahatlatır, kabızlığı giderir, göğsü yumuşatır, çocuklara kuvvet verir.
                                                      
Salep Osmanlı Sarayı'nda da geleneksel içecekmiş tıpkı kardeşi boza gibi. Hatta padişah macunlarının ana maddesiymiş salep. Bu nedenle 'Filozof Macunu' da denilirmiş. Avrupa'da çay ve kahve içimi çok yaygın değilken salep  ilgi gören ve meydanlarda sabaha kadar satılan bir içecekmiş...




Keyif dolu günleriniz olsun...
 





               

İzmir geçtiğimiz hafta Travel Turkey 2015 Fuarı kapsamında Uluslararası Gastronomi Turizmi Kongresi’ne evsahipliği yaptı.  İzmir Büyükşehir Belediyesi Fuarcılık Hizmetleri, İzmir CVB ve TÜRSAB desteği ile İzmir Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları Bölümü’nün kordinatörlüğünde düzenlenen kongrede İzmirliler üç gün boyunca hem gastronomik söyleşiler yaptılar hem de İzmir ile ilgili güzel bir gelişmeden haberdar oldular.

Gastronomi alanında marka olacağı bir adım atan İzmir, Türkiye’den DELICE Gurme Kentler Birliği’ne kabul edilen ilk şehir oldu. Ege Mutfağı’nın simgesi olarak artık dünya mutfaklarında da kendine özgü yöresel lezzetleri ile adını duyaracak. Bu markalaşmayı kongre boyunca  bizzat ben de gözlemleyebildim.

Açılış günü davetli konuşmacı olarak katılan Delice Dünya Gurme Şehirler Birliği Başkanı Jean Michel Daclin, İzmir’in gastronomik açıdan dikkat çektiğini vurguladı.
Hürriyet Gazetesi Seyahat Yazarı Bahar Akıncı ise digital dünyadaki İzmir’i anlatırken tüm milletlerin ortak dili olan yemek kültüründen bahsetti. Hangi şehirde yaşarsa yaşasın bir İzmirli’nin İzmir’i anlatma keyfi başkaydı.


Kongrenin son günü konuşmacılar arasında bulunan ‘’İzmir Gourmet Guide’’ yöneticisi gurme Ahmet Güzelyağdöken’den şehrimizin coğrafi konumunun ne denli verimli ve bereketli olduğunu dinledik. Zeytinyağı kokan körfez şehri İzmir’in neden gurme kenti olmaya hak kazandığını bir kez daha anlamış olduk.

Kongre boyunca yapılan lezzet sunumlarını da unutmamak lazım. Benim için en dikkat çekici olan tadım, Şef Barış Torcu’nun Ekonomi Üniversitesi Mutfak Sanatları öğrencileri ile birlikte sunduğu oğlak etli keşkekti. Belki de çok sevdiğim geleneksel tatlardan biri olduğu içindir.

Türkiye’de yaşayan Seferadların İzmir’e hediyesi olan boyoza sahip çıkarak gelenekselleşmiş İzmir kültürü haline getiren Alsancak Dostlar Fırını da kahve molalarında sıcak sıcak ikram ettikleri boyoz ile kongrenin en fark edilir stantıydı. Henüz denemeyenler için tahinli ve enginarlı boyoz kesin tavsiyemdir.
Tabii bu arada uzun zamandır merakla beklenen Fuar İzmir de görücüye çıktı. Bu yeni alanı anılarımızdaki Kültürpark Fuar Alanı ile mukayese etmeden değerlendirmek gerekir! Uluslararası kongrelerde İzmir’in fuarcılık ihtiyacını karşılayacak kadar büyük ve modern olmuş. Eksik olan yeşil alanlarının tamamlanması ile botanik bahçe görünümüne kavuşabilir.
Dünya lezzet markaları arasında adını duyuracağından emin olduğum İzmir yolun açık, uluslararası fuarların bol olsun…


Keyif Dolu Günleriniz Olsun