30 Haziran 2015 Salı


Çökertme'den çıktım da Halil'im aman başım selamet
Bitez Yalısı'na varmadan Halil'im aman koptu kıyamet
Arkadaşım İbram Çavuş Allahım'a emanet
Burası Aspat değil Halil'im aman Bitez Yalısı
Yüreğime ateş saldı aman kurşun yarası...

İşte bu çok sevdiğim türkü Halil Efe ile sevgilisi Gülsüm'ün hikayesidir. Kavuşamayan ve tuzağa düşürülüp vurulan yiğit Halil'in sevdası YALIKAVAK'ta bir anıt ile ölümsüzleşmiştir...




AYNA - ÇÖKERTME TÜRKÜSÜ

Bodrum merkezi sıcaktan yanarken; koylarında, büklerinde esen yeli ile eskinin Süngerci köyüdür Yalıkavak. Şimdilerde ise sahilinde sıra sıra balık restoranlarının bulunduğu, Türkbükü'nden sonra ikinciliğe oynadığı popülaritesi ile her geçen yıl daha da dikkat çekmektedir. Yerli köy halkının kızıp neredeyse '' Gelmeyin artık, YETER ! '' diye bağırdığı
  (Halbuki arazilerini çok yüksek fiyatlara İstanbullu ve yabancı iş adamlarına satanlar da kendileridir!) Ancak; yerli, yabancı turistlerin her yıl artarak geldiği yel değirmenleri ile ünlü beldesidir Bodrum'un Yalıkavak...


                            

Ege Bölgesi'nin birçok köyünde görebileceğiniz Bodrum mavisini, nazar boncuklarını ve Muğla, Denizli taraflarında dokunan kumaşları küçük çarsısı içinde satın alabilirsiniz...Hatta bazı dokumalarına Bodrum ile özdeşleştiği için Bodrum bezi denilir.




Ressamların çoğunlukta olduğu Sanatçılar Sokağı  suluboya,  yağlıboya,  karakalem çalışması yapan sanatçılar ile doludur. Onları çalışırken izlemek çok keyif verir...






Gündüz saatlerinde çok sakin görünen, akşama doğru hareketlenen, kendine özgü sokakları ile YALIKAVAK Bodrum'dan çok farklı bir sükunete ve kimliğe sahiptir. Perşembe günleri kurulan pazarında köy halkının doğal yetiştirip sattığı ürünleri satın alırken, sağınızda, solunuzda mutlaka bir ünlü ve onu takip eden kameramanlar vardır.


İki yıl önce Azeri bir işadamı tarafından satın alınıp, işletilmeye başlanan Yalıkavak Marina (Palmarina), Avrupa  marinalarında ilk sıralara girerken, belde içinde tartışmalara sebep olmuştu. Çünkü, Yalıkavak'taki doğal yapıya uymayacak kadar ultra modern mimarisi, yüksek kalın duvarları ile lüks markaların dolduğu marina adeta büyük şehir AVM leri gibi oldu ! 


Yalıkavak Bodrum Yarımadası'nın Kuzey - Batı kesimindedir.






Keyif Dolu Yaz Günleriniz Olsun...

Petek Uluğ

21 Haziran 2015 Pazar


Neşe ve mizah insanoğlunun ihtiyaç duyduğu insani duygulardır. Hatta diğer canlılara nasip olmayan gülmek eylemi ve mizahi bakış açısı bu nedenle çok değerlidir. Bizim kişiliğimizdir, hayata karşı tavrımızdır. Bu iki özellik bir araya gelir de butik bir müzede birleşirse o şehir farklılaşır! Tıpkı İZMİR gibi...

Konak Belediyesi İzmir Neşe ve Karikatür Müzesi adını ilk duyduğum zaman yüzümü gülümseten keyifli müzelerimizden. İçeride çeşitli karikatür sanatçılarının sergileri, el işi çalışmaları ve çizimleri bulunuyor. 
Eski bir Rum evi olan Alsancak Köşkü Konak Belediyesi tarafından yenilenerek İzmirlilere hediye edildi.

Siz de belki okulların kapandığı bugünlerde, sahillere kaçmadıysanız henüz, butik müze ziyaretleri ile çocuklarınıza müzecilik anlayışını aşılarken hem eğlenceli hem de zevkli zaman geçirebilmeleri için bir fırsat vermiş olursunuz.

Köşkten içeriye girer girmez Shakespeare'nin '' Mizah, zekanın bir oyunudur '' sözü ile karşılanıyorsunuz. Müzeyi gezerken aklımda ise Mevlana'nın sözü vardı. '' Bir İnsanın nasıl güldüğünden terbiyesini, neye güldüğünden ise zekasını ve seviyesini anlarsınız ''.

Kıbrıs Şehitleri Cad.No:9 Alsancak Tel: 232 463 21 07

 Pazartesi hariç her gün açık


                               
      
       

       

       






Keyif, neşe ve mizah dolu günleriniz olsun...

Petek Uluğ

12 Haziran 2015 Cuma




Üniversite sınavına hazırlanan öğrencileri birer savaşçı olarak gördüğümü daha önce de yazmıştım. Gençlik dönemlerine denk gelen bu eleme ve yerleştirme sınavlarının kişiliklerinin gelişmelerinde zorlayıcı bir süreç olduğunu düşünüyorum. Endişe ve kaygı kontrollerinde nekadar başarılı olabiliyorlar, emin değilim... Yıllardır mesleğim gereği bu sınav öncesi ve sonrası onlarla beraberim. Beklentilerini, umutlarını ve hayal kırıklıklarını çok iyi bilirim...

Bu haftasonu 2 milyondan fazla genç ve dolayısı ile aileleri bu sınava girecek!


Bu kez de onlarla görüştüm ve sordum. ''Aileleriniz iyi niyetli olarak sizlere yardımcı olmak istiyorlar. Ama farkında olmadan hatalar yapabilirler, sizce neler yapmasınlar? ''Öyle ya; hep ailelerin neler yapmaları gerektiği yazılır da yapmamaları anlatılmaz. 


Bakın neler dediler? Öncelikle ''Lütfen'' dediler... 


Bu arada ben de üzerime düşen payımı aldım...


- Lütfen, yakınlarımız sınav başarısı dilemek için bizi aramasınlar. Çok geriliyoruz!


- Lütfen, aileler sınav biter bitmez ''Kaç soru yaptın? veya neden o soruyu yanlış yaptın?'' diye sorgulamasınlar. Zaten halen sınavın gerginliğini yaşıyor oluyoruz!


- Lütfen, sınavdan bir gün önce ''Erken yat, iyi beslen, dikkatli ol!'' gibi uyarılar çok fazla yapılmasın. Sınavı dünyanın sonu gibi algılıyoruz!


-Lütfen, ''Çok çalıştın, yeter. Sen kesin kazanırsın...'' gibi olumlu olduğunu düşündükleri telkinlerde de bulunmasınlar. Daha çok sorumluluk hissediyor ve ailelerimizi hayal kırıklığına uğratmaktan korkuyoruz!

İşte Onlar söyledi, ben de paylaştım...Bu haftasonu yapılacak Lisans Yerleştirme Sınavı'nda hepsine başarılar dilerim. 


Kendileri için doğru meslekleri seçebilecekleri başarılı bir sınav olsun...



Keyif Dolu Günleriniz Olsun...


Petek Uluğ



6 Haziran 2015 Cumartesi


Kahvaltı keyfi dedim, en keyifli öğün dedim tamam. Çay, simit, peynir üçlüsü en güzeli tamam; ancak Tiffany'de  kahvaltı da fena olmazdı! Bir de yanınızda AUDREY HEPBURN varsa !


Ne güzel nostalji dolu bir filmdir ''Tiffany'de Kahvaltı''. Siyah beyaz Türk filmlerinin keyfi kadar eski Hollywood filmlerini seyretmek de mutlu eder beni. Aksiyon ve şiddetin girmediği, temasının salt sevgi olduğu zarif filmler.
                                                             
Zarif diyorum çünkü senaryoları kadar oyuncuları da zariftir. Bugünün starlarına benzemezler hiç, narindirler sanki seyrederken her an kırılıvericekler gibidirler.


                                                


           
       
    


Bu eski filmlerin DVD lerini  toplayarak bir arşiv oluşturmaya çalışıyorum. Seyrederken de '' Öyle Bir Geçer Zaman Ki '' duygusunu sahne sahne yaşıyorum !



CASABLANCA 'da Ingrid Bergman, NIAGARA'DA Marilyn Monroe, KUĞU' da Grace Kelly hem aşkın hem zerafetin yıldızlarıdırlar.

''Tiffany'de Kahvaltı'' ise Audrey Hepburn'ü keyifle seyrettiğim en favori sinema  klasiklerimdendir. Belki de adının içinde KAHVALTI olmasındandır! Bu filmin öyküsü bir romandan uyarlanmış, en iyi film müziği ve şarkı dallarında 2 oscar kazanmış.

                                            

       


Annesi bir Barones olan oyuncu ''Roma Tatili'' filmi ile de Oscar  kazandı. 



Filmde giydiği siyah CHANEL elbisesi ve inci yakası ise moda akımı yarattığı gibi kendisini de bir ikon haline getirdi.''Dar siyah bir elbise, her kadının dolabında bulunmalıdır'' sözü bu filmin armağanıdır...
                                       
                                              
Keyif dolu günleriniz olsun...

Petek Uluğ