22 Nisan 2016 Cuma


Her İzmirli'nin dediği gibi ''Çocukluğum Kemeraltı'nın sokaklarında geçti'' diyerek başlamayacağım yazıma, çünkü O çarşıda geçmedi çocukluğum. Ben Bursa'nın meşhur Kapalıçarşısı'nın koridorlarında büyüdüm. Sıra sıra manifaturacıların, rengarenk kurdelelerin, çeşit çeşit düğmelerin satıldığı tuhafiyecilerin bulunduğu, top top kumaşların satıldığı onlarca dükkanların sıralandığı tekstil cenneti olan Kapalıçarşı esnafına çok aşinayımdır ben. 

Belki de bu nedenle 20 yıldır yaşadığım İzmir'de de Kemeraltı Çarşısını çok severim. 7000 yılın üzerinde olan geçmişi ile tarihin en eski alışveriş merkezlerindendir burası ve en önemli özelliği İpek Yolu üzerinde bulunan en son çarşı olmasıdır. 

Ben de her fırsatta bu çarşının sokak aralarına dalar, avare avare gezinirim. Bir şey alacağımdan değil, sanki bir şeyi aradığımdandır. E ne aradığım da bellidir aslında. Çocukluğum tabii ki! Başka şehirde, başka çarşıda ama benzer dükkan ve sokaklarda...

Blog yazılarımdan biri Kızlarağası Hanı ile ilgiliydi. Çok okundu ve sevildi. Bu kez o güzel hana gitmedim. Çünkü uzun zamandır tarihi çarşının ara ve arka sokaklarını gezmemiştim. Çarşıyı çarşı yapan eski ve tarihi evleri, binaları, hanlarıdır. Onları bir kez daha görmek ve paylaşmak istedim.

Nitekim; öyle güzel bir han keşfettim ki bir girdim çıkamadım! Keşfettim diyorum, çünkü restorasyon çalışmalarından sonra son derece turistik açıdan ilgi merkezi olmuş çarşı içinde. Hatta Phillippie Rotthier Avrupa Mimarlık ödülüne layık görülmüş bu han.

Şimdi adım adım gezdireyim sizi. Bu arada eski, babadan oğula geçen dükkanları da tanıtayım ki değişen alışveriş dünyasında, kocaman AVM ler arasında kaybolmasın, yok olmasın onlar! 

Yorulduğunuz an dinlenmek üzere bir yerlere oturacağız, merak etmeyin!



1967 yılında kurulan KISMET lokantasını Çarşı esnafı Urlalı Hasan Usta olarak tanıyor. Kime sorsanız gösterir yerini. Çünkü bulunduğu hanı bulmanız biraz zor olabilir! Urla'da kendi bahçesinde yetiştirdiği Ege otlarının lezzetini katarak pişirdiği ev yemekleri aynı zamanda Anadolu Türk Mutfağının en güzel örnekleri. Hasan Bey bizzat kendisi size yemek kültürü kadar Çarşı hakkında da bilgi vererek yemeğinizi keyifle yemenizi sağlıyor...


Zeytinyağlı yemekleri sınırsız, inanın ne yiyeceğinizi şaşırıyorsunuz. Şevket-i bostan, enginar, ot yemekleri benim ilk tercihlerim. Et yemeklerinde ise tas kebabı ve el basan tavanın tadına mutlaka bakılmalı.

Küçük Demir Han: 913 Sok. Kemeraltı Tel: 0232 489 18 14


1949 yılından beri gıda sektöründe hizmet veren GÜL KEBAP ise İzmir'e özgü döner ve tava köfteyi bakır sağanlarda sunan küçük ama nostaljik bir durak. Babadan oğula geçen Gül Kebab et severler için ideal bir esnaf lokantası.

Anafartalar Cad.No: 415 Tel: 0232 425 01 26

İşte bana çocukluğumu hatırlatan dükkanlardan bazıları...


Balcılar Manifatura-İpek Pazarı Cad.No:40 Hisarönü/Kemeraltı


 Şadırvanaltı Cami yanında bulunan Şadırvanaltı Geçiti çarşı tarihinde oldukça eski.


Çarşının en keyifli sokaklarından biri olan eski adı ile Havra Sokağı yeni adı ile Balıkçılar Sokağı'ndan soldan ilk aralığa saparsanız görebileceğiniz ETS HAYİM SİNAGOGU. Zamanın acımasızlığına uğramış, kaderine bırakılmış sadece eskiye meraklıların bulup ziyaret edeceği bir bina durumunda şu an sinagog...


Yine sokak aralarında dolanırken gözüme takılan eski ve kullanılmayan binalar genellikle zamanında Musevi azınlığın yaşadığı evlermiş..


Evet burası girişte bahsettiğim Abacıoğlu Hanı. Taş duvarlı dükkanlardan oluşan, minik bir taş köy adeta. Ama dışarıdan fark edilmesi zor. Şöyle kafanızı uzatırsanız, ''Neler varmış burada?'' diyerek ilerleyeceğiniz tek katlı bir han gibi. Vakti zamanında Balcılar çarşısı olarak bilinen 200 yıllık bu handa 1960'a kadar kabzımallar bulunuyormuş. Şimdi ise halıcılar, antikacılar, geleneksel hediyelik eşyalar satan dükkanlar, dericiler, kafeler veee AYŞA.. 


Evet Ayşa Kim? Ayşe Hanım harika Boşnak yemekleri yapan marifetli bir Boşnak Hanım. Her türlü yöresel yemekleri açık büfe şeklinde bulabilirsiniz bu otantik, taş restoranda. Benim de daha önce hiç yemediğim Boşnak mantısını ise mutlaka denemelisiniz. Boşnakça ZELANİK denilen tuzlu tartının da meşhur olduğunu duymuştum.Tatlı çeşitleri de zeytinyağlılar gibi tam bir ev yemeği tadında; ancak öğle saatleri çok kalabalık, yerinizi ayırtmadan gitmeyin!...

Anafartalar Cad.No:228 Z15 Kemeraltı Tel:0232 489 15 25




Ayşe Hanım'ın uluslararası yemek yarışmalarından aldığı ödülleri okadar çok ki! Ünlülere ve siyasilere ikram ettiği Boşnak böreği ile de tanınıyor!



Eski eşyaların bir koleksiyoner tarafından toplanarak satışa sunulduğu ve benim de kendimi kaybettiğim ''Resim ve Antika Galerisi'.Burada aynı zamanda eski halılar ve otantik eşyalar da bulmak mümkün.



Sizce benim gibi eskiye meraklı biri, böyle bir dükkanı bulunca bir şey almadan çıkmış mıdır? Tabii ki ''Hayır!'' Ne almıştır? Orta sıradaki sağdan 2.vazoyu!


            Bazaar İzmir-Anafartalar Cad.No:228 z 11 Kemeraltı



Hanın ortasındaki bu avluda keyifle yemek yerken her dükkanın önünde asılı duran kafeslerden gelen kuş sesleri ise sizi bambaşka bir ortama götürüyor. Sanki Kemeraltı'nın o telaşlı kalabalığı yok olmuş da siz bambaşka bir yerdesiniz gibi...


Abacıoğlu Hanı'ndan çıkarak yukarı sokaktan sola saparsanız tadilatta olan bu sinagogu görürsünüz. Burada yaşayan hahamın vasiyeti üzerine müzeye dönüştürülen sinagog aslına sadık kalınarak düzenleniyor şu an. Ancak fotoğraf çekimi yasak olduğu için sadece dışarıdan çekebildim.


Çarşının ana kavşağında bulunan Kurukahveci Hüseyin Efendi'den dibek kahvesi almadan dönmek olmazdı...


İzmir'de şekerci denilince ilk akla gelen, 1901 yılında kurulan meşhur Şekercibaşı Ali Galip'in önünden geçiyorsanız çarşının sonuna gelmişsiniz demektir.


Fark ettiyseniz; Konak Meydanı'ndan değil, Agora tarafından girdim Kemeraltı'na ve artık yolumun üzerinde İzmir'in ünlü buluşma noktası Saat Kulesi var. Onu da selamlayıp geçtikten sonra körfezin karşısından bana el sallayan evime ulaşmak için vapura binmek vazgeçilmez keyfimdir...


Keyif Dolu Günleriniz Olsun...

Petek Uluğ

6 Nisan 2016 Çarşamba


İsmet Özer Ankara Devlet Konservatuvarı Bale Bölümünü bitirdikten sonra, İstanbul Devlet Opera ve Balesi'ndeki çalışmalarının ardından İzmir Devlet Opera ve Balesi'nde halen karakter rollerde sahne almaya devam eden bale sanatçımız. Kendisi ile tanışmadan önce zarif bir sanatçı ile karşılaşacağımı biliyordum; ancak, eski çatal ve kaşıkları sanatsal objeler haline dönüştürmesine hayran kaldım. 

                            



İsmet Bey, aktif dans hayatını tamamladıktan sonra kendisi için öyle farklı bir ilgi alanı yaratmış ki adını yurt dışına duyurmakla kalmamış, ülkemizi Avrupa'daki kültürel organizasyonlarda temsil edebilme şansını da elde etmiş. Açtığı sergilerin beğeni ile takip edilmesi üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı ile beraber Dışişleri Bakanlığı'nın da desteğini alarak davet edildiği ülkelerde halen kişisel sergilerini açmakta.






Onun için metallerle dans eden balet dersem hiç yanlış olmaz.Çünkü;eski çatal, kaşıklardan ilginç objeler, minyatür çalışmalar ve heykeller yapıyor. Öyle makinaların yardımıyla falan değil, her şeyi kendi el emeği ve imkanlarını kullanarak yapıyor. Tek yardımcısı kıl testere! 

                       
Paylaştığım fotoğraflardaki objeleri yakından görseydiniz eminim siz de benim gibi çok etkilenirdiniz. İsmet Bey, içindeki sanatçı ruhunu kullanarak, el becerilerini katarak yarattığı dünyada çok mutlu. 

Peteğin Keyif Dükkanı: Birçok kişide minik obje biriktirme merakı vardır, fakat çatal ve kaşık ile yarattığınız bu güzelliklerde çocukluğunuzdan gelen ilgi var mı?

İsmet Özer: Tabii ki! Çocukluğumda metal, elektrik, pil, kablo, lambalara çok meraklıydım. Kendime göre söker, tamir ederdim. Çatal, kaşık çalışmalarım çok daha sonra başladı aslında.

Peteğin Keyif Dükkanı: Peki, bale sanatının uzağında olduğunu düşündüğüm bu merakınız nasıl yön değiştirdi?

İsmet Özer: Aktif dans etmeyi bıraktıktan sonra sürekli yeni şeyler üretme arayışına girdim. Bir boşluk doğdu ve bu boşluğu tamamlayacak ilgi alanları yaratmak istedim. Bir gün böbrek hastası olan komşum ile beraberdik, Onun yurtdışından gelen iğne şişelerini, kavanozlarını gördüm. atılacak olan şişeleri alıp baharat kavanozları yaptım. Yine marangozluğumu kullanarak kendi yaptığım raflara dizdim bu şişeleri. Yani ilk olarak ahşap ile başladı bu merakım. ''Neleri, nasıl geri dönüşüm yapabilirim?'' diye düşünmeye başladım. Derken banklar, sedirler, kuş kafesleri yapmak ilgimi çekti ve minik akvaryumlar, minyatür objelerle devam ettim. Bunların içinde model kullanmadan, örneksiz yaptığım lambalı radyo minyatür çalışmalarım dikkat çekti. El işçiliğimi geliştirmek için radyolar ile ilgili kitaplar getirttim Amerika'dan.

Bodrum ve Çeşme'de olmak üzere kişisel sergilerimi açmaya başladım. Son olarak İzmir Sabancı Kültür Merkezi'nde sergiledim objelerimi.





Peteğin Keyif Dükkanı: Radyolar hem nostaljik hem de çalışıyor, nekadar ilginç! Elinize sağlık.

Ben hala eski çatal ve kaşıklardan nasıl böyle el emeği harikalar çıkar onu merak ediyorum! Farklı olmak için farklı tasarımlar yapmayı istemiş olabilir misiniz?

İsmet Özer: Kesinlikle, evet! Sırf bu nedenle araştırmalarıma devam ettim.1 kaşık,1 çatalla şamdanlar yapmaya başladım. Hiç aklımda olmayan ama beni etkileyen görüntüleri objeye döndürmek istedim.Çay bardaklarına kulplar ilave ettim.

                            


Peteğin Keyif Dükkanı: Demek ki çalışmalarınızda balenin de etkisi olmuş! Dans sanatının kıvraklığını objelerinizde görmek mümkün. Sadece el becerinizle bunları ortaya çıkarmak hiç kolay olmamalı!

İsmet Özer: Evet, haklısınız. Kuyumcuların ve gözlükçülerin hassas aletlerini kullanıyorum. Metalleri de antikacılardan bulabildiğim için maliyeti yüksek oluyor! 

Peteğin Keyif Dükkanı: Çatallardan Padişah Tuğra çalışmalarınız da yurt dışında çok ilgi çekiyor herhalde. Ben de bayıldım, nasıl emek ve el işçiliği var öyle...



İsmet Özer: Her birini keyif alarak yaptım. Amacım Tüm Osmanlı Padişahlarının aslına uygun olarak minyatürlerini yapmak.

Peteğin Keyif Dükkanı: Bakın şimdiden merak ettim. Çalışmalarınızı anlatırken sizi çok mutlu görüyorum.

İsmet Özer: Keyif aldığım doğru. Rahatlatıyor beni. Metallerle oynamak ve yeni tasarımlar yapmak adeta terapi çalışması gibi geliyor bana. Ancak, sanatseverler yeteri kadar ilgi göstermedikleri zaman üzülüyorum. İsterim ki İzmir ve İstanbul olmak üzere birçok ilimizde çalışmalarımı tanıtabileyim...

Peteğin Keyif Dükkanı: Zaten bunu hak eden gerçek bir sanatçı ve zanaatkarsınız aynı zamanda. Tasarımlarınıza bale sanatının zanaat ile buluşması diyebilirim naçizane! Son olarak;ileride yapmayı planladığınız başka çalışmalarınız var mı?

İsmet Özer: Olmaz mı? Kaşıklardan masklar yapmak istiyorum örneğin.İdealim ise minyatür senfoni orkestramın dünyaca ünlü büyük senfoni Orkestralarında sergilenmesi. Bir de Skylife Dergisinde yer almak.

Peteğin Keyif Dükkanı: Tüm planlarınızın, isteklerinizin gerçekleşmesini,çalışmalarınızın hak ettiği ilgi ve değeri görmesini dilerim. 

İsmet Bey'i tanımaktan,kendisiyle yaptığım bu sohbetten mutlu oldum,minik sanatsal çalışmalarını incelerken de işçiliğindeki inceliğe hayran kaldım.



Ve son dakikada yazıma ekleyebildiğim İsmet Bey'in son çalışmasını paylaşmadan edemedim. Bozuk paraları kullanarak yaptığı 1 Kuruşluk adlı sergisi ile yine sanatsal bir çalışma ortaya koymuş.


Bu sohbet için de kendisine teşekkür ederim.

İsmet Özer

ismetozer35@mynet.com

                   
                   Keyif  ve Sanat Dolu Günleriniz Bol Olsun

                                          Petek Uluğ