14 Ocak 2016 Perşembe



Son İstanbul ziyaretimde uzun süredir yenilenme çalışmaları devam eden Aşiyan Müzesi’ni tekrar gezebilme şansını yakaladım ve yine çok keyif aldım.

Boğaz’ın sevimli semtlerinden biri olan Bebek’te bulunan Aşiyan Mezarlığı’ndan yukarı doğru ilerlerken daha doğrusu tırmanırken nefes nefese kalmamak mümkün değil. Dik bir yokuş sizi Arapça’da yuva anlamına gelen Aşiyan’a çıkarırken, siz de benim gibi ''Tevfik Fikret ne güzel bir yerde yaşamız!'' diye düşünürsünüz, eminim. Ağaçlar içindeki beyaz ahşap tarihi evi görünce ise tüm yorgunluğunuzu unutacak hatta nefesinizi tutarak ayağınızın altında bulunan Boğaz manzarasına dalıp gideceksiniz.



                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                                            

Bol fotoğraf çekimi ile soluk aldıktan sonra sanat ve edebiyat tarihimizde özel yeri olan müzelerden birine girmekte olduğumu yeniden hatırlayarak, heyecanlandım.

Tarihe ve edebiyata ilgi duyanlar Tevfik Fikret’in edebiyatçı ve gazeteci kimliğini hele hele ''Haluk’un Defteri''’ni iyi bilirler. Ancak; üzülerek itiraf etmeliyim ki ben mimarlığını, zanaatkarlığını müzeyi gezerken fark ettim. Demek daha önceki ziyaretimde blogger hassasiyeti ile gezmediğim için olsa gerek bu önemli detayları atlamışım.Şairin çok yönlü, gerçek bir sanatçı olduğunu,elinden her işin geldiğini siz de orada olsaydınız çok iyi gözlemlerdiniz.
                                                                                                                                                                                               

Yazdığı şiirler, kaleme aldığı edebi eserler,  ressamlığını konuşturduğu tablolar  böyle güzel bir evde yani Boğazın en güzel köşelerinden birinde sanatla buluşmuş.

Üç katlı evde kendine ait birçok mimari eser de var, tabloları, elişi çalışmaları özel olarak korunarak, keyifli sunumlar ile sergileniyor. Birinci katta özel eşyaları, Abdülhak Hamit Tarhan’a ait eşyalar, tablolar, fotoğraflar, kadın şairlerimizden Nigar Hanım’ın şahsi arşivi bulunuyor. İkinci katta ise Tevfik Fikret’in çalışma odası, banyosu  ve yatak odası var.

                              

Sis şiirinden ilham alınarak yapılan ünlü ‘’SİS’’ tablosu da bu katta. Zemin katta ise mutfak ve yemek odasını görebilirsiniz.
Ünlü şair Servet-i Fünun’un Dergisi’nde yazı işleri müdürlüğü yaparken dergi Sultan 2.Abdülhamit tarafından kapatılınca bugün Boğaziçi Üniversitesi kampüsü olarak bilinen alanda Robert Koleji’nde öğretmenlik mesleğini yapmış.


Evinin arka kapısı hatta çalışma odasından açılan bir kapı direk çalıştığı binaya ulaşıyor, yani; yaklaşık 5 dakikada masasından kalkıp derse girebilen şanslı öğretmenmiş! Yok, yok! O değil de vakti zamanında onun öğrencileri olabilmek ne büyük şansmış! Kolejden önceki yıllarda ise Ticaret Lisesi ve Galatasaray Lisesi’nde de (Daha sonra müdürlük de yapmış) çalışmış.

Tevfik Fikret’in sanatsal ince zevkiyle döşenmiş bu evde, aksesuarlarını ve elinden çıkmış mobilyaları da görebiliyorsunuz.

Sanatçının evi aynı zamanda Cumhuriyet  Döneminin birçok aydın, düşünür, gazeteci ve edebiyatçılarının bir araya gelerek sohbet ettiği hatta önemli kararlar aldığı buluşma noktasıdır. Hatta evinin müdavimi olan konuklarından biri de benim dedemin amcasının oğlu olan Halit Ziya Bey’dir.(Uşaklıgil)


Aşiyan Müzesi aynı zamanda Türkiye’nin ilk  Edebiyat  Müzesi olma özelliğine de sahip. Dönemin ve evin tüm orijinalliğine sadık kalınarak müzeye dönüştürülmüş olması gezerken sizi o dönemin içine çekiveriyor.
Bir taraftan Abdülhamit Tarhan Dönemi’ni yaşarken bir taraftan boğazın büyüleyen manzarası ile evin arka cephesinde yeşillikler içinde bulunan Boğaziçi Üniversitesi’nin akademik havası sizi bambaşka bir dünyaya götürüyor.


1906’dan 19 Ağustos 1915 tarihinde ölümüne kadar eşi Nazime Hanım ile yaşadığı ev daha sonra masraflarını karşılayamadığı için eşi tarafından satılığa çıkarılmış.1940 yılında İstanbul Belediyesi satın almış.
Pencereleri boğaza ve tarihe açılan bu evden ayrılırken ben de edebi bir yolculuktan dönmüş gibiydim…

Tevfik Fikret’in anısına oğlu Haluk’a yazdığı ''Haluk’un Bayramı'' şiirini paylaşmak istedim sizlerle.

Baban diyor ki ''Meserret çocukların. Yalnız çocukların payıdır!''
Ey güzel çocuk, dinle;
Fakat sevincinle
Neler düşündürüyorsun, bilir misin?
Babasız, ümitsiz, ne kadar yavrucakların şimdi
Siyah-ı mateme benzer terane-i idi!
Çıkar o süsleri artık, sevindiğin yetişir;
Çıkar biraz da öksüz giyinsin, eğlensin;
Biraz güzellensin Şu ru-yı zerd-i sefalet…
Evet  meserrettir çocukların payı; lakin sevincinle
Sevinmiyor şu yetim; ağlıyor…
Haluk,dinle!


Müzeye gelen ziyaretçilere müze hakkında bilgi vermek için sesli rehberlik hizmeti mevcut. Giriş ücretsiz.

Adres: Bebek Mah. Aşiyan Yolu PK:34342 Beşiktaş/İstanbul
Ziyaret saatleri: Pazartesi hariç hergün açık.09.00-16.00 arasında açık.

Keyif Dolu Günleriniz Olsun...


Petek Uluğ



2 yorum:

  1. 2 sene önce gitmiştim, manzarası olağanüstü güzel, çıkarken biraz yorulsanız da o manzarayı görünce de hepsi geçiyor :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Evet Merve,haklısın kesinlikle değiyor.Teşekkür ederim.

      Sil

Eger yorum yapamıyorsanız, aşağıda "Yorumlama Biçimi" nin yanındaki küçük ok a tıklayarak anonime gelin.Yorumunuzu tekrar gönderin.